İslam Hukuk Tarihini İbn Haldun Üzerinden Okumak: İbn Haldun’un Modern Dönem İslam Hukuk Tarihi Yazıcılığına Etkileri

Bir Eş‘ârî ve Mâlikî fakihi olan İbn Haldûn’un ekonomiden siyasete, sosyolojiden felsefeye, tarihten edebiyata birçok alandaki teorileri üzerinde çalışılmakla beraber, İslamî ilimler ve bunların tarihlerine dair görüşleri ne yazık ki çok az araştırmaya konu edilmiştir. Bu yazının amacı İbn Haldûn’u...

Descripción completa

Guardado en:
Detalles Bibliográficos
Autor principal: Necmettin Kızılkaya
Formato: article
Lenguaje:AR
EN
TR
Publicado: Ibn Haldun University 2016
Materias:
H
P
Acceso en línea:https://doaj.org/article/58c417b1ddff48bebcac0540c8629432
Etiquetas: Agregar Etiqueta
Sin Etiquetas, Sea el primero en etiquetar este registro!
Descripción
Sumario:Bir Eş‘ârî ve Mâlikî fakihi olan İbn Haldûn’un ekonomiden siyasete, sosyolojiden felsefeye, tarihten edebiyata birçok alandaki teorileri üzerinde çalışılmakla beraber, İslamî ilimler ve bunların tarihlerine dair görüşleri ne yazık ki çok az araştırmaya konu edilmiştir. Bu yazının amacı İbn Haldûn’un fıkıh tarihiyle ilgili görüşlerini verip bunun modern dönem fıkıh tarihi yazıcılığına etkilerini Müslüman akademi ile ve Oryantalist İslam hukuk tarihçiliği üzerinden incelemektir. İbn Haldûn’un Mukaddime’de fıkıh tarihiyle ilgili sunmuş olduğu çerçeve, Müslüman İslam hukuk tarihi yazarlarıyla Oryantalistlere kendi tezlerine meşruiyet kazandırmak için önemli imkânlar sunmuştur. Özellikle Batılı devletlerin İslam coğrafyasındaki sömürge politikaları sonucunda gün yüzüne çıkan modern problemlere çözüm bulma çabasında olan Müslüman bilginler, ictihâd vurgusunu yüksek bir şekilde seslendirdiler. Bu çerçevede fıkıh tarihini de bir ictihâd tarihi olarak görüp onu ictihâd ve taklîd ekseninde dönemlendirdiler. Bunu yaparken İbn Haldûn’un seleflerinden farklı bir perspektifle ortaya koyduğu fıkıh tarihi yaklaşımından yararlandılar. Batılı İslam hukuk tarihçileri de temel problemleri olan İslam hukukunun kökeni meselesini incelerken İbn Haldûn’dan çokça istifade etmişlerdir. Her iki taraf da kendi teorilerini meşrulaştırmak için İbn Haldûn’un görüşlerinden azami derecede istifade etmekle beraber onun tarihsel bağlamını göz ardı etmişlerdir.