SCIENTIFIC ART/ARTISTIC SCIENCE

Bilim ve sanatın, “iki içinde bir, bir içinde iki” (Yin-Yang) döngüsel yapı oluşumu içerisinde, birbirlerinin tabiatlarına, ağırlıklı olarak tam bağımlı yapılarının ortaya konmak istendiği bu çalışma, mevcut kültür teorilerinin kritiği üzerine şekillenmektedir. Geleneksel kültür teorilerinde, bilim...

Descripción completa

Guardado en:
Detalles Bibliográficos
Autor principal: Sibel KILIÇ
Formato: article
Lenguaje:DE
EN
FR
TR
Publicado: Fırat University 2019
Materias:
H
Acceso en línea:https://doaj.org/article/8dd41539d2334ff28a82f92935169c05
Etiquetas: Agregar Etiqueta
Sin Etiquetas, Sea el primero en etiquetar este registro!
Descripción
Sumario:Bilim ve sanatın, “iki içinde bir, bir içinde iki” (Yin-Yang) döngüsel yapı oluşumu içerisinde, birbirlerinin tabiatlarına, ağırlıklı olarak tam bağımlı yapılarının ortaya konmak istendiği bu çalışma, mevcut kültür teorilerinin kritiği üzerine şekillenmektedir. Geleneksel kültür teorilerinde, bilim ve sanat çoğunlukla, yapısal ve kuramsal olarak, bağımsız bir şekilde açıklanmaktaysa da, bu iki disiplinin, birbirlerinin doğal yapıları içerisinde önemli ölçüde mevcudiyetleri söz konusudur. Zira eylem süreçleri bakımından güçlü bir etkileşim ortaya koyan bilimsel bilgi ve sanatsal yaratı birbirlerinin temelini oluşturarak doygun ve bütüncül bir sonuç ortaya koymak amacıyla birbirlerini işe koşan iki olgu olarak karşımıza çıkarlar. Bu iki türdeş olgu, “bilginin sanatsal boyutu” ,”sanatın ise bilimsel yönü” bakımından sarmal bir karakter ortaya koymalarının yanısıra, aynı zamanda, birbirlerinden tam bağımız iki zıt yapısal olgu olarak da tepkimeye girerek, birbirlerini besleyen ve tamamlayıcı bir yapı sergilerler Dolayısıyla bu çalışma; bilimin, objektivite ve “doğru” üzerindeki imtiyazlı tahakkümünü sorgulayarak, sanatın yaratıcı, detaycı, gözlemci, ard görüşe sahip, geniş ölçekli değerlendirme ölçütlerinden bağımsız tutulmaması gerektiğine dikkatleri odaklamaktadır. Bu düşünceye paralel olarak bu çalışma aynı zamanda, sanatında kendi kabukları içerisindeki dünyasını sorgulayarak, yüceltilmiş hassasiyetler ve düşünceler üzerine temellenmiş, kutsal, özerk ve dokunulmaz yapısını sorgulamaktadır. Varılan nokta itibarıyla, “içkin” bir olgu olan “bilim” ile aşkın bir olgu olarak niteleyebileceğimiz “sanat”ın sarmal karakterleri vurgulanarak, yüksek etkileşimli bütüncül yapısı ortaya konmaya çalışılmıştır.